Viyana’ya gitmeye karar verdiğim anda ilk işim Viyana Devlet Operası’nın gösteri programına bakmak oldu. Tüm gezi planımı, o muhteşem opera binasında Romeo ve Juliet’i izlemek üzere yaptım. Resmi internet sitesinde biletler tükenmiş görünüyordu ama bilet bulabileceğime olan inancımla planımdan hiç şüphe etmedim.
Viyana’da ilk olarak akşamki gösteriye bilet bulmak amacıyla Viyana Devlet Opera Binası’na gittim. Bina’nın etrafında bir tur attıktan sonra, kırmızı kostümleriyle bilet satan birkaç kişi fark ettim. Onlara Romeo ve Juliet için biletleri olup olmadığını sordum ve evet! Bileti karaborsadan buldum. Gösteri zamanı gelinceye kadar vaktimi şehri tanımaya ayırdım. Opera binasına yakın mesafedeki St. Stephen’s Katedrali, ilk durağım oldu. Şehrin simgesi bu Gotik katedral, Stephansplatz Meydanı’nın ortasında ihtişamla yükseliyordu. Ardından Hofburg Sarayı, Graben Caddesi, Kohlmarkt, Albertina Müzesi ve Naschmarkt’ı görme fırsatım oldu. Gün içinde şiddetini arttıran yağmur zaman zaman zor anlar yaşatsa da, şehirde geçirdiğim zamanın tadını çıkardım. Gösteri zamanı gelip de Viyana Devlet Operası’nın kapıları açıldığında binanın ve salonların ihtişamı beni büyüledi. Kendimi adeta 19. yüzyıl Viyana’sında buldum; gözümün önünde koyu renkli smokinler giymiş, papyon takmış beyefendiler ve ipek, saten, dantel elbiseler giymiş zarif hanımlar canlandı. Binada ziyaret edilebilecek tüm salonları gezdim. Gösterinin yapılacağı büyük salona girdiğimde orkestra yerini almaktaydı. Kısa süre içinde salon tamamen doldu ve beklenen an geldi. Fransızca sahnelenen oyunu izlerken Fransızca bilmiyor olmama çok hayıflanarak Bedri Rahmi Eyüboğlu’nun “Üç Dil” şiirini anımsadım. Salonun akustiği, sanatçıların performansı ve seçtiğim gösteri her şeyin mükemmel olmasını sağladı.
Ertesi gün şiddetlenen yağmur ve fırtına nedeniyle şehirde hayat neredeyse durma noktasına gelmişti. Gittiğim bir Türk lokantasında yediğim yemekler ve ince belli bardakta içtiğim demleme çay, Opera’dan sonra şehirde yaşadığım en güzel anlardan biriydi.
Veda vakti geldiğinde Viyana’ya güzel anılarla veda ettim.





Bir yanıt yazın